Önce hepimizin bildiği ve kabul ettiği noktaları ard arda sıralayarak başlayalım.Türkiye’nin Balkanlara olan coğrafi ve tarihi bağları Osmanlı’ya dayanan köklü geçmişi olduğu tüm dünyaca bilinen yadsınamaz bir gerçekliktir. Aynı zamanda Sırbistan’ın başkenti Belgrad’ın da Balkanların en önemli başkenti olduğunu bilmeyen yoktur. Balkan politikalarında Belgrad’ın nerede durduğu çok önemlidir. Çünkü eski Yugoslavya’nın da başkentidir ve etkisi aynen devam etmektedir. İstanbul Türkiye için ne ise Belgrad’da Balkan coğrafyası için aynı anlamı ifade eder.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Sırbistan ziyareti, tam da bu nedenlerle hem Sırbistan’da yasayanlar için hem tüm Balkan coğrafyası için hem de Türkiye’den gelenler için birçok anlam taşıdı. Çünkü domino taşları gibi her hamle birçok noktayı etkiliyor. Ekonomik ve siyasi yönden bir çok çalkantılı yıllar geçirmiş olan Balkanlar’da Sırbistan’la bu kadar iyi münasebetlerin geliştirilmesi bölgede istikrarın kalıcı olarak yerleşmesine ve istenmeyen olaylar yaşanmasının önlenmesine de hizmet ediyor. Bosna-Hersek’teki Sırpların ve Boşnakların barış içinde yaşamasında Sırbistan’ın önemli rolü var. Çünkü Sırbistan barış ve ekonomik büyüme istiyor, kavgaya yeşil ışık yakmıyor. Yakmayışında, Türkiye ile iyi münasebetlerini daha da ileriye götürmek isteğinin huzur ve istikrarı sağlamak amacının çok önemli bir payı var. Böylece Ankara ile Belgrad arasındaki bağlar güçlendikçe Saraybosna & Belgrad münasebetleri de düzeliyor ayrıca öte yandan Sırbistan Müslümanları ile Belgrad yönetimi arasındaki sıkıntılar da böylece gideriliyor. Boşnaklar, hem Bosna-Hersek’te hem de Sancak’ta, Türkiye’nin Sırbistan’la kurduğu ve kurdurduğu iyi münasebetlerden yararlanıyorlar. Dolayısı ile herkesin kazandığı ve kazandırdığı bu politikalar tüm bölge ülkelerinin yararına ilerliyor. Oluşan istikrarlı barış ve güven havası ekonomiye de yansıyor tabiki.Bunun sonuçlarını hiç beklemeden anında görüyor olmak hem sevindirici hemde umut verici. Bu kapsamda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve beraberindeki heyetin Sırbistan ziyareti oldukça verimli geçti. Çünkü tüm taraflar iyi niyet ile gerçekten ortaya birşey koymak ilişkileri daha da iyileştirmek ve ortak kazanımlar yaratmak için var güçleri ile çabaladılar. Türkiye-Sırbistan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nin tesis edilmesine ilişkin ortak irade beyan edildi. Sırbistan Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Marko Čadež, genişletilmiş STA’nın imzalanmasının önemini vurgulayarak, yatırım yolundaki bütün engellerin aşılması konusunda iki hükümetin desteklerini hatırlattı. Čadež, “iki ülke iş dünyasına bundan sonrası için güvenin”dedi.Böylece İki ülke arasındaki iyi münasebetlerin ne kadar geliştiğini gösteren Ormancılık ve Su konusundaki iş birliğinden Belgrad’daki Bayraklı Camii’nin restorasyonuna kadar uzanan geniş bir yelpazede tam 16 anlaşma imzalandı.
Türk işadamları içim yabancı bir ülkede başarılı olmak için tüm şartlar hazır. Saha ,zemin hava, tribünler her faktör başarıdan yana. Daha somut örneklerle ifade edecek olursak ülkenin potansiyeli yüksek.Belgrad Ticaret Odası ve SIEPA Türk iş dünyası ile iyi ilişkiler kurmak, çözüm geliştirmek gibi konularda çok çok istekliler. Türk işadamlarını sürekli Belgrad’a, Sırbistan’a davet ediyorlar, iş yapmak istiyorlar. Karşılıklı vizelerin olmaması da geliş-gidişleri kolaylaştırıyor.Türkiye’nin Belgrad Büyükelçiliği de karşılıklı yatırımların yapılması için büyük çaba harcıyor. Konuşmasında Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vučić, Sırbistan ve Türkiye’nin üçüncü ülkelerde yatırım imkanı bulacağına inandığını belirtti. Vučić,”Balkanlar bölgesinde kim size daha iyi şart verirse siz gelin, biz size daha iyisini vereceğiz” dedi. Böylece Sırbistan’ın daha fazla yatırımcı çekmek ve çalışmak amacında olduğunu söyleyen ve Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı karşılama töreninden başlayarak her adımı ile , Sırbistan Cumhurbaşkanının Türkiye’ye pozitif bakış açısını, Türkiye’den gelen işadamlarının hepsine kapısını açık olduğunu kendi söylemleriyle ifade ettiğini ne kadar ciddi ve kararlı gördük. Bu hava haliyle sokaktaki sırp vatandaşlarına da yansıyor.Türkiye’te yönelik giderek artan olumlu bir algı söz konusu. Çünkü 500 yıl beraber yaşamışız ve buraya şimdi gelen Türkler , bizlerde ya turist ya öğrenci ya da işadamıyız.Sonuçta para harcayan, yatırıma gelen bir türk algısı mevcut. Diğer ülkeler gibi sadece önce çalışmaya giden türk işçileri ile değil aksine daha farklı bir kesimi devamlı olarak görüp öyle tanıdıkları için bu pozitif algı daha da kuvvetleniyor ve güçleniyor. Ayrıca Türkiye finans sektörünün, Halkbank üzerinden bu ülkeye girmesi de Sırbistan’da olumlu hava yarattı. Türkiye yeni dönemde, Belgrad’ı Saraybosna’ya bağlayan yollara talip.Bu yolun Sırbistan’ın içerisinde tüm dokusuyla Osmanlı bölgesi gibi muhafaza edilen, Sancak’ı da kapsamasını telkin ediyor Türkiye. Hatta yeni dönemde Türkiye, Sırbistan’dan et ithalinde alınacak etin önemli bir kısmının Sancak bölgesindeki yayla hayvanlarının eti olmasını talep etti. Sancak bölgesinde Yeni Pazar’da binlerce Müslüman Erdoğan’ın ziyareti münasebetiyle, adeta Türkiye’ye sevgi mitingi düzenledi. Bu mitingde kürsüye çıkarken yanına Vuçiç’i de alan, dolayısıyla Belgrad’ın bu bölge üzerindeki otoritesine saygı telkin eden Erdoğan, Sancaklıların Türkiye sevgisini de suistimal etmeye niyeti olmadığını şık bir şekilde ortaya koydu. Vuçiç de, mitingdeki konuşmasında “Sizleri düşündüğü ve sizlere yardım etmek istediği için Erdoğan’a teşekkür ediyorum.Burada, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gösterilen ilginin yarısının dahi bana gösterilmeyeceğini biliyorum. Ancak hangi millet ve dinden olursa olsun tüm Sırbistan vatandaşlarının çıkarları için elimden gelenin en iyisini yapmaya devam edeceğimi söyleyecek cesaret ve iyi niyete sahibim.” diyerek herhangi bir endişe taşımadan, bu konuda Türkiye’ye güvendiğini ortaya koydu
Bizlere de bu olumlu havayı zamanında ve doğru degerlendirmek ve keyfini sürmek kalıyor.